Sosyal medyanın öyle bir etkisi yok!
Sosyal medya kullanımının ruh sağlığı üzerindeki etkilerini ele alan bu yeni araştırma, dijital etkileşimlerin psikolojik sonuçlarını anlamamıza yardımcı oluyor. Sosyal medya ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi keşfedin.
Bilim insanları, aşırı sosyal medya kullanımının ruh sağlığı üzerinde neredeyse hiçbir anlamlı etki yaratmadığını öne sürdü. Bugüne kadar gerçekleştirilen birçok araştırmada sosyal medyanın dikkat ve odaklanmayı olumsuz etkilediği, çocukların beyin gelişimini sekteye uğratabileceği ve depresyon gibi ruhsal sorunların görülme riskini artırabileceği tespit edilmişti. Ancak Avustralya’daki Curtin Üniversitesi’nin yürüttüğü yeni bir çalışma, bu platformların ruh sağlığı üzerindeki etkisinin sanıldığından çok daha karmaşık olabileceğini gösteriyor.
OBJEKTİF ÇALIŞMA
Önceki araştırmalar, genellikle katılımcıların kendi bildirdikleri sosyal medya kullanım sürelerine dayanıyordu. Ancak Curtin Üniversitesi’ndeki araştırma ekibi, bu sefer katılımcıların cep telefonlarındaki verilere erişim sağlayarak TikTok, Instagram, Snapchat, Facebook ve X (eski Twitter) gibi platformlarda geçirdikleri süreleri bir hafta boyunca objektif bir şekilde inceledi. Çalışmaya 17-53 yaşları arasında 425 kişi katıldı ve bu süreler, anksiyete, depresyon, stres ve dikkat kontrolü testleriyle karşılaştırıldı.
DEPRESYON İLE İLİŞKİSİ YOK!
Social Science & Medicine dergisinde yayımlanan araştırmanın sonuçları, sosyal medya kullanım süresi ile depresyon ve stres arasında belirgin bir ilişki bulunmadığını, anksiyete ile ise yalnızca zayıf bir ilişki tespit edildiğini ortaya koydu. Ayrıca, sosyal medyada daha fazla vakit geçirmenin dikkat kontrolünü çok az artırdığı gözlemlendi. Araştırmanın baş yazarı Chloe Jones, sağlıklı ve anlamlı kararlar almak için yüksek kaliteli verilere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Jones, “Sosyal medyada geçirilen zamanı objektif olarak ölçtüğümüzde, etkilerin çok küçük olduğunu ya da hiç olmadığını gözlemliyoruz,” ifadelerini kullandı.
FARKLI UYGULAMALARDA FARKLI ETKİLER
Araştırmacılar, sosyal medyanın etkilerinin kullanılan platforma göre değişebileceğini de fark etti. Örneğin, TikTok kullanımının dikkat kontrolü ile küçük bir pozitif ilişki gösterirken, Facebook kullanımının ise kaygılı hissetmeyle ilişkili olabileceği gözlemlendi. Araştırmanın bir diğer yazarı Patrick Clarke, TikTok kullanıcılarının genellikle genç olduğunu ve bu durumun dikkat kontrolüyle ilişkili olabileceğini düşündüklerini, ancak yaş faktörü hesaba katıldığında bile bu ilişkinin devam ettiğini belirtti.
TAMAMEN ZARARSIZ DEĞİL
Ekip, bulguların sosyal medyanın tamamen zararsız olduğu anlamına gelmediğini vurguluyor. Jones, çevrimiçi topluluklarla bağlantı kurmanın, izole bir yaşam süren bireyler için destekleyici olabileceğini, ancak sürekli olarak fenomen sayfalarında gezinmenin, özellikle görünüş kaygısı taşıyan bireyler için zararlı olabileceğini belirtti.
GEÇİRİLEN SÜRE DEĞİL, NASIL ETKİLEŞİM KURULDUĞU ÖNEMLİ
Clarke, bu bulguların yanlış anlaşılmaması gerektiğini vurgulayarak, araştırmanın yalnızca sosyal medyada geçirilen süreye odaklandığını, dolayısıyla sosyal medyada ne kadar zaman geçirildiğinden ziyade, platformlarla nasıl etkileşim kurulduğunun ruh sağlığı açısından daha önemli olabileceğine dikkat çekti.