Kel kalıp kalmayacağınızı nasıl anlarsınız?
Dünyada yaygın bir sorun olan saç dökülmesine hormon dengesizliği, yaş ve bağışıklık sistemi gibi pek çok faktör neden olabiliyor. Kel kalmanın daha çok genetik yatkınlıkla bağlantılı olduğuna inanılıyor ancak Dr. Joe Whittington’a göre bu tamamen doğru bir teori değil.
Sosyal medyada 3 milyondan fazla takipçisi bulunan Dr. Joe Whittington, kellik hakkındaki bazı yaygın inanışların yanlış olduğunu savunuyor.
Kel kalma olasılığının el parmaklarıyla da hesaplanabileceğini belirten Dr. Joe, bu konuda çeşitli bilimsel araştırmalar yapıldığını belirterek, “2D:4D oranı”na dikkat çekiyor.
Çinli araştırmacıların ortaya attığı bu yöntemde, kel kalma riski, el parmaklarına bakılarak hesaplanıyor.
Uzmanlar, sağ eldeki 2D:4D oranı ne kadar düşükse, yani yüzük parmağı işaret parmağından ne kadar uzunsa, androgenetik alopesi riskinin de o kadar yüksek olduğunu keşfetti. Dr. Joe, 2D:4D oranı düşük olan kişilerin, bu oranı yüksek olanlara kıyasla kel kalma ihtimallerinin 6 kat daha fazla olduğunu öne sürdü. Bu durum, kişinin rahimde daha fazla testosterona maruz kalmasıyla açıklanabiliyor.
Dr. Joe, Instagram’da yaklaşık yarım milyon kişi tarafından izlenen videosunda, yaşlandıkça saç köklerinin DHT hormonuna daha duyarlı hale geldiğini ve büzülüp öldüğünü belirtti. “Doğum öncesi testosteron maruziyetiniz, yaşlandıkça DHT’ye karşı daha hassas olmanıza neden oluyor ve kel kalma olasılığınızı artırıyor” diyen uzman isim, ileride kel kalıp kalmayacağınızı anlamanın yolunun parmaklardan geçtiğini vurguladı.
Saç dökülmesi, tıbbi açıdan herhangi bir tehlike taşımadığı halde düşük özsaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Araştırmacılar, parmak oranı bulgusunun, insanları risk oranı hakkında bilgilendireceğini ve erken tedavi ihtimaline olanak sağlayabileceğini ifade ediyor.
Bazı araştırmalar, eşcinsel erkeklerin heteroseksüel erkeklere kıyasla daha yüksek bir 2D:4D oranına sahip olduğunu ortaya koydu. Bu durum, doğum öncesi testosteron maruziyetinin erkeklerde cinselliğin gelişimiyle bağlantılı olabileceğini düşündürtüyor.