Kalbi koruyor, damarlardaki yağı temizliyor

Bu çayın, ilk olarak Çin ve Japonya’da içilmeye başlandığı düşünülüyor. Siyah veya yeşil çaya eklenen maya ve şekerin ardından bir hafta veya daha fazla beklenmesi ile elde ediliyor.

Bu işlem sırasında ortaya çıkan bakteri ve mayanın oluşturduğu mantar benzeri tabaka, bu çayın “mantar çayı” olarak da anılmasına neden oluyor. Üstelik bu tabaka, canlı bir bakteri ve maya kolonisidir ve yeni bir kombucha çayı yapmak için de kullanılabilir.

ANTİOKSİDAN KAYNAĞI

Antioksidanlar, serbest radikallerle savaşan maddelerdir ve hücrelere zarar verebilecek moleküllere karşı büyük oranda korur. Kombucha çayı ise, özellikle yeşil çay ile yapıldığında karaciğerinizde antioksidan etkileri ile bedensel bir yenilenme şansı tanıyor.

Yapılan çalışmalar, düzenli bir şekilde kombucha çayı içmenin toksik kimyasalların neden olduğu karaciğer hasarını, en az %70 oranında azalttığını gösteriyor.

KAN ŞEKERİNİ DENGEDE TUTAR

Daily Mail’de yayınlanan bir araştırmaya göre maya ve bakterilerden meydana gelen kambu çayının, diyabet riskini azalttığı ortaya çıktı. Kan şekerini düzenleyen kambu çayının, kilo verme sürecinde de etkili olduğu belirtildi.

12 gönüllüyle yapılan bir araştırmada, 4 hafta boyunca akşam yemeğinde kombu çayı içmenin kan şekeri düzeyini düşürdüğü görüldü. Bakteri ve maya ile fermente edilmesiyle yapılan kombu çayının bağırsaklardaki iyi bakterilerileri arttırdığı da belirtildi

Kombu Çayı, ilaç olarak kullanılan fermente edilmiş çay. Bakteri ve mayalardan oluşan çayın önemli içeriği Kombucha denilen çay mantarıdır. Doğu Asya’da ortaya çıkmış, Almanya’ya 19.yüzyılın başlarında Rusya üzerinden ulaşmıştır.

KANSERE KARŞI KORUYUCU

Kanser, dünyanın önde gelen ölüm nedenlerinden biri olarak önemini korumaya devam ediyor. Hücre mutasyonu ve kontrolsüz hücre büyümesi ile ortaya çıkan bu hastalık, çevresel faktörlerden genetik olanlara kadar oldukça geniş sebepler ağına sahiptir. Laboratuvar çalışmalarında, yüksek konsantrasyonda çay polifenolleri ve antioksidanlarına sahip kombucha, kanserli hücrelerin büyümesini ve yayılmasını önlemeye yardımcı oldu.

Her ne kadar çay polifenollerinin kansere koruyuculuğunun nasıl geliştiği çözülemese de etkisi olduğu bilim dünyasında yadsınmayan bir gerçek. Üstelik, polifenollerin, kanser hücresi ölümünü teşvik ederken, gen mutasyonunu ve kanser hücrelerinin büyümesini engellediği düşünülüyor.

Bu nedenle, çay içenlerin çeşitli kanser türlerini geliştirme olasılığının çok daha düşük olması şaşırtıcı değildir.

METEBOLİZMANIZ HIZLI ÇALIŞMASINI SAĞLAR

Kombu çayı, yavaş çalışan metabolizmayı harekete geçirir ve bağırsak hareketlerini düzenler. İçecek aynı zamanda insülin hormonunu üreten beta hücrelerinin yenilenmesine de yardımcı olur.

Georgetown Üniversitesi’nden Dr. Dan Merenstein, yapılan araştırma hakkında “Bildiğimiz kadarıyla bu, kombu çayının diyabetli kişilerde etkilerini inceleyen ilk klinik çalışmadır. Yapılması gereken çok daha fazla araştırma var ama bu çok umut verici” dedi.

Çalışmada bireylerden sekiz hafta arayla hem kombu çayı hem de kombu çayı olmayan bir içecek içmeleri istedi. Kombu çayını tüketenlerde ortalama kan şekeri, 100 mililitre kan başına 164’ten 116 miligrama düştü.

Kombu çayı içindeki probiyotikler sayesinde bağırsakları düzenler ve vücuttaki toksinleri atmak için yardımcı olur. Güçlü bir antioksidan kaynağı olduğu için genç kalmanıza yardımcı olur.

Hızlı yağ yakımını destekler ve kilo kontrolünü sağlar.

KALP SAĞLIĞINI KORUR

Kalp sağlığını onarma konusunda yardımcıdır ve karaciğer sağlığı açısından oldukça faydalı bir besindir. Safra kesesini yeniler ve anti kanserojen özelliği vardır.

Enerji verir ve kronik yorgunluklarla başa çıkar. Ayrıca depresyona karşı savaşır. Vücudun çeşitli bölgelerinde meydana gelen iltihaplanmalara karşı vücudu onarır ve iltihaplı yerlerin daha hızlı bir şekilde onarılmasına yardımcı eder. Damarların iltihaplanmasını önler.

Kronik bir rahatsızlığı olan, hamile veya emziren anneler, 3 yaşın altındaki çocuklar ve kemoterapi gören hastaların kambu çayını tüketmeden önce uzmana danışmasında fayda olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Bu makale sadece genel bilgi verme amacıyla yazılmıştır ve doktor tavsiyesi olarak ele alınmaması gerekir.