Fonksiyonel Tıp – 1
Hekim olarak bizler hastalıklarla mücadele ederken bir kaç yol izleriz. Temelde hepsinde amaç tam bir iyilik hali sağlamak olsa da kök sebebe inmeyen yollar palyatif dediğimiz geçici çözümler olabilmektedir.
-Mesela baş ağrısı ile gelen hastaya güçlü bir ağrı kesici vermek hastanın şikayetini geçirebilir ama sorun çözülmüş müdür, emin değilim.
Bazen bu geçici çözümleri hastalıkları iyice ilerlemiş , iyileşme beklentimizin çok düşük olduğu hastalarda kullandığımız olur elbette ancak bunun dışındaki hastalarda izlenmesi gereken yol kök sebebe inmek ve yangını kaynağından söndürmek olmalıdır.
Klasik tıptan farklı olarak Fonksiyonel Tıp yaklaşımında temel amaç budur.
Genelde hekime başvuran hastaların tanısı bellidir, bizden önce başka bir hekim adını koymuştur ve bu isim hastaya adeta yapışıp kalmıştır. Bu hasta bir gün tedavisinden fayda görmemeye başlarsa başka bir hekime başvurur ve genelde hastalığın kök sebebini araştırmaktansa kullandığı ilaçlarla ilgilenilerek hemen bir ilaç değişimi ya da ilavesi ile iyileşme ümit edilir. Maalesef hastaların da bazen isteği sadece budur. “ Doktor bey bu ilaçlar bana yaramadı, vücudum alıştı (ne demekse) , komşunun şu ilacı ona iyi gelmiş değiştirmek istiyorum ” gibi ifadeler de bunu gösterir.
Hekim olarak bizlerin hasta eğitimi konusunda da sorumluluk almamız, bu yaklaşımın yanlış olduğunu ısrarla anlatmamız gerekir, tabi bunu devlet hastanelerinde 5 dakikalık muayene süresi içinde yapabilmek ne kadar mümkün, bunun cevabını size bırakıyorum.
Klasik tıp anlayışında temel hedef, hastanın şikayetlerinin hangi hastalığın bulguları olabileceğini düşünmek, şüphelenilen hastalık ile ilgili kesin tanıya götürecek tahlil ve tetkikleri istemek ve sonuçta teşhis edilen hastalığa yönelik uluslararası ve ulusal güncel kılavuzlar ışığında tedaviye başlamaktır. Bir kez tanı konulduktan sonra hastanın iyiye gitmediği her aşamada ya hastanın önerilere uymadığı ya da ilaçların yetersizliği düşünülür ve bu düzlemde hareket edilir.
Oysa birçok kronik hastalıkta buzdağının görünmeyen kısmında saklıdır her şey.
Anne karnından başlayıp bu güne kadar gelen süreçte kişiyi bu kronik hastalığa sürükleyen bir çok iç ve dış sebepler vardır.
İç sebepler genetik olarak adlandırdığımız anne babadan genler ile aktarılan risklerdir. Ancak hiçbir zaman bu genetik sebepler yüzünden hastalıklara mahkum olduğumuz düşünülmemelidir. Dr. Caldwell Esselstyn’ ın bu konu ile ilgili çok güzel bir sözünü paylaşmak isterim;
– Genetik silahı doldurur ama tetiği yaşam tarzınız çeker.
Dış sebepler ise çevresel faktörler, enfeksiyonlar, yaşam tarzı, stres, toksik yük ( alkol, sigara, mesleki maruziyet ), beslenme tarzı gibi etkenlerdir.
-Genetik yatkınlıklar müdahale edilemeyen bölüm olarak değerlendirilerek o konuya hiç girilmeden vakit varsa bir iki cümle dış sebepler ile ilgili önerilerde bulunarak derhal reçete kısmına geçildiğini üzülerek görüyoruz. ( Sizlerin bu konudaki yorumunuzu da merak ediyorum) .
Bu tarz yaklaşımlar belki bir süre şikayetlerde gerileme sağlasa da üzeri örtülen hastalık maalesef bir müddet sonra başka bir yerden başka bir şekilde ortaya çıkıyor.
Fonksiyonel Tıp yaklaşımında ise “ silah dolu olsa da tetiği çekmemek için neler yapılabilir ” düşüncesi ile hareket edilir. Hastalığa götüren süreç, kaset geri sarılarak nerde nasıl başlamış incelenir. Önemli bir nokta da başarı için bu yaklaşımda hasta-hekim birlikteliğinin üst düzeyde olması gerekliliğidir.
Geleneksel tıp, Tamamlayıcı tıp, Alternatif tıp gibi yaklaşımlardan tamamen farklı olan Fonksiyonel Tıp, hastalık yoktur hasta vardır düsturunun adeta vücut bulmuş halidir.
İki kişi, aynı şehirde yaşayan, aynı yaş, aynı cinsiyet, aynı kilo ve hatta aynı meslek sahibi bile olsa, hastalıkları aynı diye aynı ilaçlarla tedavi edilemez. Her ikisini de bu hastalığa götüren süreçler, tetikleyiciler, kök sebepler tamamen farklıdır. Öyleyse tedavide başarı ancak kişiselleştirilmiş yöntemlerle, kişiye özel Fonksiyonel Tıp yaklaşımı ile elde edilebilir.
Şimdilik yazımı burada sonlandırıyorum, 2. bölümde belki de sizden gelecek yorum ve sorularla Fonksiyonel Tıp konusunu anlatmaya devam edeceğim.
Sağlıkla kalın.