Estetik ve Güzellik, İkiz Kardeş mi?

27.07.2024
A+
A-
Eğitim ve Davranış Bilimci, İlişki ve Evlilik Danışmanı ve Yaşam Koçu

Kaynaklarda; “güzellik hissi uyandıran, güzellik duygusu veren” olarak tanımlanan bir felsefe terimidir estetik. Güzellik; “algısal bir hoşluk duyumsatan” olarak tanımlanır. Tanımların benzerliğinden de anlaşılacağı üzere güzellik ve estetik birbirinin içine girmiş, yapışık ikiz kardeştirler. Her insanın nedenini bilmeden, yaptığı işten baktığı yere kadar hayatının her konumunda görmek istemesi; bu ikiz kardeşlerin, yaşamın içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Aslında varlıklarını, birbirlerine borçlu gibidirler. “Güzel olan estetik, estetik olan da güzeldir.” algısı her zaman beraber anılmalarını sağlar. Bu ikiz kardeşlerin içgüdüden mi yoksa toplumsal öğretilerden mi kaynaklandığı belli olmasa da her insan, onlara sempati ile bakar.

Sadece insan hayatında mı vardır? Hayır. Evrenin muhteşem estetiği, akılları zorlar. Galaksilerin sonsuzluğundaki ahenk, yıldızların dansı, yörüngenin muhteşem dizilişi estetiğin derin anlamında gizlidir. Işığın camdan kırılmasıyla ortaya çıkan tayfta renklerin estetiği ve güzelliği eşsizdir. Ağaç dalları, yaprakların dizilişi, duruşu ve dilindeki muhteşemliği hissettiğinizde güzellik ve estetiğin büyüsüne kapılırsınız. Öylece bakakalırsınız. Güzellik ve estetik hisleri etkileşir, içinizin güzelleştirdiğini hissedersiniz.

Estetik bir sarmal ile goncanın güle dönmesine bakan insanın, gözlerindeki ışıltıyı tahmin edebilir misiniz?

İyi insan olmanın huzurunu yansıtan insana baktığınızda, ne hissedersiniz?

Size özünden gülümseyen birine, öfke ile bakabilir misiniz?

Size öfke ile bakan birinin gözlerine, sempatiyle bakabilir misiniz?

İçimizde güzellik ve estetik hissi olmasaydı anlayamazdık değil mi?

İnsanın “iyi insan” olma fıtratıyla yaratılmasının derin izi, o hislerde gizli olduğuna inanıyorum. Estetik hissinin, güzellik duygusunu tetiklemesi bile insanın dünya ve hayat ile ilişki kurma biçimine etki eden felsefi ölçütler içerir. İnsanın baktığı her yeri estetiğin tezahürü ve güzellik düşüncesi ile görmek istemesinin asıl nedeni, bu değerlerin kendisinde mevcut olmasındandır. Toplumsal değerlerden, bireysel davranış kalıplarına kadar ille de olmalarının istenmesi, insanla bütünleşik halde olduklarının ispatı gibidir. Etik, estetik ve güzellikle ilgili donatılmış davranışlar, her zaman sempati ile karşılanır ve yapanları da mutlu etme gücüne sahiptir.

Güzellik nesnel midir, görsel midir? Sorularının muhatabı insan bilinci ise içindeki şablonun uyumuyla belirlenebileceği ortaya çıkar ki güzellik, insanın içindedir ve nesnenin estetiği görselin güzelliğine yansıyacaktır. İnsan, güzelliğin iyi veya kötü ile ilişkisini farkındalık donanımıyla harmanladığı davranışlarında gösterir. O halde neden güzel olarak bilinen şeylere güzel, çirkin şeylere çirkin denilmektedir? Estetiğin tezahürü düşünceyi mi, bilgiyi mi, hissi mi tetiklemiştir? Yoksa insana hediye edilen hayat ile beraber, düşüncesine mi kodlanmıştır? Tezahür eden şey hem hissi, hem düşünceyi, hem de davranışı güzel ve estetik yapmıştır. Bu iki değerin, etik değerler zincirinde yer almaları boşuna değildir.

İnsan, güzelliği neden sevmektedir? Sorusunun cevabını vermek elbette zordur; ama o andaki psikoloji, belirleyici olacaktır. Güzellik ve estetik, insanın yaratılış sırrındadır ki birbirinin içindedir; biri olmadığında diğerinin olması düşünülemeyecektir. Estetik olan şey mutlak güzeldir. Mutlak güzel olan şey neye göre güzeldir veya güzel değildir denilebilecektir? Estetik değilse güzel olacak mıdır?  Aslında içindeki ahenk ve estetik, onu güzel yapmıştır.

Sevgi ile bir ilişkisinin olacağı düşüncesi, estetiği duyguya sokar. Sevginin içindeki yüceltiş ve aidiyet duygusunun verdiği hazzın güzelliğini tetiklemeleri ilişkiyi ortaya koyar. Sevgi, imrenme, sempati, hoşa gitme ve değerlilik duygusu ile bütünleşik oldukları da düşünülebilecektir.

İnsanda yüz ve bedende ki çekiciliği belirleyen en önemli şey, altın oran mıdır?

Yoksa sempatiyi çekiciliğe döndüren ve oradan cinsel çekime götüren duygunun tetikleyicisi midir?

Soruları insan beynini kurcalasa da sonuçta her insanın sahip çıktığı değerler zincirinin altın halkaları unvanını hak ederler. Yoksa bu hisler, kadın ve erkeğin çekim gücündeki estetik ve güzellik algılarında mı gizlidir? Kadının güzel görünme kaygısının altındaki gerçeğin, kadının içindeki tamlık hissiyle bütünleşik olduğunu düşünüyorum. Yaratılıştan gelen gerek DNA sarmalının farlılığı, gerek beyin fonksiyon farklılığı, gerekse sezgisel farklılığı kadının öne çıkma kaygısını güçlendirerek; bu iki ikiz kardeşi sahiplenmesine sebep olmaktadır.

Onca zahmet ve acıya rağmen yüz estetiği ve beden estetiğinin tetikleyicisi, sadece güzel görünmek midir? Yoksa insanın içindeki estetik ve güzelliğin tezahür kaygısı mı olduğunu düşünmek, bir savaşı andırmıyor mu? Savaşın, estetik ve güzel olma savaşı olduğu algılandığında; kadın ruhundaki asıl dürtünün kendini beğenme ve iyi hissetme olduğu öne çıkar. Böylelikle iyi ve güzel hissetmenin insan ruhundaki tezahürünün, yaratılıştan geldiği sonucu çıkacaktır.

Güzellik ve estetik deyince, neden kadın akla geldiği çözülemese de bu sıfatların kadına yakıştığı düşüncesinin hâkim olmasına kimse engel olamaz. Bu algı, toplumsal öğretiden daha ötede bir yerdedir. Algının kaynağı, içinde taşıdığı kendi temel taşı olan DNA’sı mıdır? Kromozomların akıl almaz içeriğine gizlenen çekim güçleri duyguya dönüşerek, görsel bir estetik çabasına mı dönmektedir? Güzellik ve estetik duyguları kimi insanın çekim gücünü doğrudan etkilerken, kimisini hiç etkilemediği göz önüne alındığında; kolektif kültürün ortak değerleri sarsılmaz mı? Güzellik ve çirkinlik arasındaki ilişkiyi çözemediğimizde; insandan insana değişen duyguları da çözemeyiz.

Toplumsal kaygıların etkin olduğu çabalar, her insanı aynı derecede etkilemez iken estetik ve güzellik savaşı bireysel donanımlara sıkışıp kalmayacaktır. Toplumsal yargı biçimi ve bireysel donanımların güç savaşına girdiği ortamlarda ki başkaldırı çabaları, küçük çapta da olsa “kendini gerçekleştirme ve ben olma” savaşının fitilini ateşleyecektir.

Toplumsal ilişkileri belirleyen asıl dürtünün insanın davranış biçimi olduğu gerçeğini farklılaştıran estetik kaygısının, savaş haline geldiğini gördükçe topyekûn bir anlayış ortaklığı göze çarpacaktır. Elbette güzelliğin görsel bir tepki biçimiyle şekillenen his olması, onu toplumsallıktan uzaklaştıracaktır. Toplumsal değer biçimine, insanların ortak tepkileri getirmektedir.

Estetik değerler, etik değerler ile birleştiğinde ortaya çıkan davranışlar, her zaman insanlar arasındaki ilişkileri güzelleştirecektir. Ortaya çıkan saygının etkinliği ile toplumsal kuralların da estetik olmaya zorlanması, toplumsal anlayışta olmazsa olmaz konumuna yükseltecektir.

Öte yandan doğada ve evrende galaksilerin spiral yapısından, istiridyenin kabuğuna kadar estetik ve güzelliğin bulunması, insanın hücrelerinden duruşuna kadar bulunan altın oranı öne çıkarır. Yapıtaşımız DNA’da altın oran var ise insanın yaşadığı her ortam ve muhatap olduğu her davranışta güzellik ve estetiğin izleri bulunacaktır. İnsanların gerek toplumsal yaşamda, gerekse bireysel ilişkilerindeki estetik duygusunu tetikleyen hisleri, her zaman yaşam enerjisi olacaktır.

Ahmet Bayındır

Eğitim ve Davranış Bilimci

İlişki ve Evlilik Danışmanı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.