Sağlam Psikolojinin Yaşam ile Dansı

02.05.2024
A+
A-
Eğitim ve Davranış Bilimci, İlişki ve Evlilik Danışmanı ve Yaşam Koçu

Yaşamın en acımaz hali, beklenmedik zamanda insanın hayatını alt-üst edecek duruma yataklık etmesidir. Bu yataklığın, elbette bir nedeni ve işlevi vardır. Sebep-sonuç ilişkisinin pek de çözülemeyen girdabında, dönme dolap gibi kendi zıddıyla yer değiştirip kendi enerjisini sağlar. Duvarda asılı duran saatin durmadan ileri geri oynayan zemberek telinin gevşeyip daralması gibidir. İleri – geri hareketin enerjisinin bu salınım ile sağladığını anladığımızda; yaşamın da enerjisini kendi içindeki zıt döngülerle sağladığını çözeriz ki bu yaşamı keşfetme şansı demektir. Zembereğin kendi enerjisini doğurması, muhteşem bir başkaldırıdır. Döngü, dıştan bir gücün onun hareketini engelleyinceye kadar sürer.

Yaşam enerjisinin, hayatın içinde sağlam bir psikolojiyi tetiklediğini bilmek, belki de insanın en değerli farkındalık donanımıdır. Aslında bu, kendi enerjisini kendisinin doğurabileceğinin bilincidir de! Bazı insanlar, güçlü ve sağlam bir karaktere sahiptir, bazıları değildir. Sağlamlığın tanımındaki asıl kök, bireysel farkındalık ve özgüven hissidir. Kendi farkındalığını elde edemeyenler, yaşamı ne anlayabilecek seviyeye erişebilecektir ne de onun değişmeyen ana işleyişini çözebilecektir. Yaşamın, “Her şey olduğu gibidir” işleyiş prensibi çözülebildiğinde; hem kendini hem de yaşamı anlama seviyesine çıkabilecektir. Kendini gerçekleştirdiğinde ise karakterine güçlü bir psikolojik duruş eklenecektir. Güçlü ve  sağlam bir psikolojiye sahip olan insan, duygusal yaralarını sarabilecek güçte olduğundan olumsuz düşüncelerin, beyninde çöreklenmesini de engelleme gücüne erişir. Böylelikle “her şeyi olduğu gibi kabul etme” bilincini fark ederek, hayatının kolaylaştığını algılayacaktır. İhtiyaçlar hiyerarşisinin, bitmeyen vahşi sürecinin yıpratıcılığı da etkisiz hale gelir. Hiçbir şeyin aynı boyutta sürmediği bilincine ulaşmak ise yaşam ile hayatın barışması anlamını taşıyacaktır.

Psikolojisi sağlam olan insanların ortak özelliklerinin en başında, fiziksel ve ruhsal sağlıklarına önem verdiklerini görürüz. Kendi geleceklerini riske atacak ve dıştan gelen tehlikelere karşı kendi kalelerinin zırhlarını güçlendirdiklerini görürüz. “Kapı, içerden açılır” kuralını iyi bildiklerinden, olumsuz düşüncelere kapı açmazlar ve psikolojilerini güçlü tutarlar. Kendi kendilerine yetebileceklerinin ve kendi enerjilerini kendilerinin üretebileceği bilincine ulaşırlar. Yaşadıkları o kısacık “şimdi”lerin farkındalığını es geçmezler!

İnsanın kendini güçlendirecek yaşam durumlarına ulaşmalarını engelleyen etkinin, duygusallıkları olduğunu iyi bilirler. Duygusallık anında aklın kapısı kapalıdır. Davranışların, akla uygunluğu beklenmez. Davranış disiplininin en önemli halkasını oluşturan his, düşünce odasından duygu odasına geçtikten sonra orada kapalı kalmasıyla davranış dürtüleri etkisiz kalır ve ani değişebilen tepkisel halde olurlar. Aklın kapısının kapalı olmasıyla ortaya çıkan başıbozuk dürtüler, davranışı raydan çıkaracaktır. Yapılan davranışın telafisi bazen öyle zor olur ki hayatı alt üst etmeye yeter. Oysaki yaşam, biraz ötede her şeyi sunmaya hazır, eli böğründe beklemektedir! Sağlam bir psikolojiye sahip olan insanın, dansa kaldırmasını beklemektedir. Hayatına güzellik sunmaya hazırdır; ama sadece sağlam bir psikolojiye sahip insanların kendini dansa kaldırmasına izin vermektedir! Psikolojisi zayıf, dıştan gelen tüm etkilere açık, kendi enerjini üretemeyen, sadece dış etkenlerin gücüne muhtaç olanlar, yaşamı dansa kaldıramayacaklarını iyi bilirler. Onlar sadece seyircidirler.

Soğuk havalarda üşümemek için kalın giymek, aklın tezahürü ile gerçekleşen bir durumdur; ama üşüyüp hasta olduğumuzda, doktora başvurur gerekli ilaç takviyeleriyle rayında gitmeyen sağlığımızı tekrar kendi rayına oturturuz. Hastalık bedensel olduğu kadar psikolojik güçsüzlük hissine de neden olduğundan şaşkınlığa yol açarak, hayatın seyri rayında gitmez. Hissin görünmeyen tarafta olması, ihmale yol açar. Oysaki psikolojik güçsüzlük ve yaralar, ihmal edilmeden sarılarak bir an önce sağlam psikolojinin gücü hissedilmelidir. Gücü kaybolmuş psikoloji, algıları çarpıtır ve her şeyin olduğu gibi algılanmasına engel olur. Güçsüzlük hissinin tezahürü ile baş edememe korkusu sardığından mevcut özgüven ve kapasitesinin yetmeyeceği yanılgısı yaratır ki bu, yaşam sevincinin hissedilmemesine yol açar.

Bozulmuş bir psikolojinin etkisi ile genellikle ilk olarak inkâr ve kederlenme yaşanır. Motivasyonu azalttığı fark edilmez. Kabullenme aşaması elbette kolay bir iş değildir, zaman alsa da mutlaka başarılmalıdır. Kabullenilmeden çözüm yolu, karanlıkta kalır ve bulunamaz. Kabullenmenin sağladığı sakinlik, çözüm yolunun akıl ile aydınlanmasını sağlarken, başka çözüm yollarını da akla getirir. Girilen yeni yolda özsaygınız, içinizdeki enerjiye katkı yaparak güç toplamanızı sağlayacaktır. Önemli olan, psikolojiniz çökmeden bu yola girmeyi başarmanızdır. Psikolojik sağlığı güçlendirmek için özsaygınızı algıladığınızda, başlangıçta büyük görünen sorunları çözebileceğinizi fark edersiniz. Vazgeçmeyi tamamen aklınızdan çıkarmalısınız. Psikolojiniz zorlandığında, özsaygınız da hasar görecektir. Özeleştiri yaptığınız zaman, sevdiğiniz bir arkadaşınızı motive etmek için diyeceklerinizi kendinize anlatmayı deneyin. Ona destek olmak için nasıl yapıcı olmayı başardığınızı kendinize yöneltirseniz, enerjinizi tekrar kazanmanızı sağlayacaktır. Eğer durumu inkâr etmeye yeltenirseniz, kendinizi değersiz hissetmeye başlarsınız. Bu değersizlik, psikolojinizi doğrudan olumsuz etkiler. Hayatınızdaki güzellikleri, ne hissedebilirsiniz ne de yaşayabilirsiniz. Oysaki yaşam öte yanda hayatınıza gerekli olan enerjiyi, almanızı beklemektedir.

Hayatın tadını kaçıran belki de en önemli şeyin, kendinizi kabullenmediğinizi bile fark etmemenizdir. Kendinizi tam kabullendiğinizde, kendinizi gerçekleştirme yolunda olduğunuzu anlarsınız. Sonuçta, hem sağlam bir psikolojik duruş hem de içinizde fark etmediğiniz özgüveninizi hissedersiniz. Psikolojisi güçlü olmayan insan, davranışlarındaki memnuniyetsizliğinin, yaşamla arasını açtığını fark etmez. Yaşamdan alacağı güzel his de kaybolup gidecektir. Güçsüzlüğün etkisiyle hissedilen yalnızlık, içe kapanmayı tetikleyeceğinden kendinize nasıl bir kötülük yaptığınızı da fark ettirmeyecektir. Yalnızlıkla savaşmanın en iyi yolu, ne kadar edilgen halde olduğunuzu fark etmenizdir. Öte yandan içinizdeki özgüveninizin ve güçlenmiş psikolojinizin tadına varabildiğinizde, kendinize nasıl bir haksızlık yaptığınızı anlarsınız.

Karşınızda psikolojisi çökmüş, özgüvenini kaybetmiş sevdiğiniz birini gördüğünüzde aklınıza gelen -“Onun yerinde olsaydım” diye başlayan sorunun cevabı sizi kendinize getirecektir. Hissettiğiniz yalnızlık ve edilgenliğin sadece bir kabullenme olduğunu algıladığınızda ise kendinize yetebileceğinizin hazzını yaşarsınız. Bunu bir alışkanlık olarak hayatınıza kattığınızda hatalarınızı kabullenebilir, nerede eksik yaptığınızı daha iyi görme şansına da kavuşursunuz.

Sağlam bir psikolojiye sahip olduğunuzda kendi çabanızla elde ettiğiniz yaşamsal donanımlar, yürüyüşünüzü bile değişecektir. Artık özgüvenle yaşamı dansa kaldırmaya yeltendiğinizde, hayatınız güzelleşecektir; çünkü “yaşamın, donanımınıza karşılık her şeyi önünüze sunduğunu” görebilecek, mutlu ve güçlü olacaksınız.

Ahmet Bayındır

Eğitim ve Davranış Bilimci

İlişki ve Evlilik Danışmanı

Yaşam Koçu

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.