Usta sanatçı Reşat Nuri Güntekin anıldı
Edebiyat dünyasında romanları, hikayeleri, eleştiri, gezi yazıları ve oyunlarıyla yankı uyandıran Reşat Nuri Güntekin, vefatının 68. yılında anılıyor.
Asıl adı Mehmet Reşat Nuri olan usta edebiyatçı, “Çalıkuşu”, “Acımak”, “Yaprak Dökümü”, “Kızılcık Dalları” ve “Kavak Yelleri”nin de aralarında olduğu çok sayıda unutulmaz esere imza attı. Türk edebiyatının önemli isimlerinden Güntekin, Kars Valisi Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım ile askeri tabip İbrahim Nuri Bey’in oğlu olarak 1889’da İstanbul Üsküdar’da dünyaya geldi. Güntekin, kız kardeşi Reşide’nin erken yaşta vefatı üzerine tek çocuk olarak büyüdü.
Üsküdar Selimiye’de başladığı ilköğrenimini babasının görevi nedeniyle Çanakkale mahalle mektebinde tamamlayan yazar, 1,5 yıl kadar Çanakkale İdadisine devam etti. Güntekin, bir yıl da Galatasaray Sultanisi’nde okudu, daha sonra İzmir’deki Saint-Joseph Frerler Fransız Mektebine girdi.
Bu yıllarda İstanbul Darülfünunun (İstanbul Üniversitesi) edebiyat bölümünün sınavını kazandı ve Frerler Mektebinden 1908 yılında tasdikname alarak buraya başladı. 1912 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun olan Güntekin, 1927’ye kadar Bursa ve İstanbul’da çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmeni ve müdür olarak görev yaptı.
Güntekin, Erenköy Kız Lisesinden mezun öğrencisi Hadiye Hanım ile 1927’de evlendi.
İstanbul’daki öğretmenlik yıllarının ardından 20 Mart 1929’da Dil Heyeti azalığı görevine getirilen Güntekin, 25 Nisan 1931’e kadar bu görevi sürdürdü. Güntekin, Cumhurbaşkanlığı onayıyla 26 Nisan 1931’de Maarif Vekaleti 2. sınıf müfettişliğine tayin edildi. Maarif müfettişi olarak yurdun çeşitli bölgelerindeki okulları teftişe çıkan yazar, bu görevinin ilk kısmını 9 Mart 1939’a kadar devam ettirdi. Müfettişlik yılları, yazarın eserlerinin oluşum ve gelişim aşamasında önemli bir yer tuttu.
Anadolu’yu yakından tanıma fırsatı bulup eserlerinde Anadolu’yu ve Anadolu insanını gerçekçi bir bakış açısıyla eserlerine yerleştiren Güntekin, maarif müfettişliği yaptığı sıralarda, Maarif vekaletinde bulunan Hasan Ali Yücel’in ve Saffet Arıkan’ın ısrarıyla milletvekili olmaya karar verdi.
Usta edebiyatçı, bu duruma dair şunları anlatmıştı:
“Nihayet Hasan Ali ile baş başa kaldık. Ankara’ya gelebilmem için kendisine hasta olduğumu yazdım. Buna teessüf ettikten ve benim yorulacak bir insan olmadığımı söyledikten sonra kendiliğinden, ‘Senin mebus olman lazım, istiğnayı bırak. İki satırlık bir talepname yaz. Her vekile bir iki mebus istemek hakkını veriyoruz. Bizim Fırka cemiyet idaresinde seni tanımayan, takdir etmeyen, sevmeyen yok. Esasen sen müracaat etmezsen ben kendiliğimden müracaat edeceğim. Fakat bu daha hayırlı olur. Sen mebus olduktan sonra maarif, tiyatro vesaire işlerinde senden çok istifade ederiz.’ dedi.”
40 YILI AŞKIN DEVLETİN ÇEŞİTLİ KADEMELERİNDE GÖREV YAPTI
Güntekin, 1939-1946’da iki dönem milletvekilliği yaptı. Güntekin, daha sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün imzaladığı kararname ile 14 Ağustos 1947’de Milli Eğitim Vekaleti Başmüfettişliği görevine getirildi.
Kırk yılı aşkın bir süre devletin çeşitli kademelerinde görev yapan ve aynı zamanda yazın hayatını verimli şekilde sürdüren Güntekin’in herkes tarafından bilinen sigara tutkusu, sağlığının bozulmasına ve akciğerlerinin iflas etmesine neden oldu.
Usta edebiyatçı, emekli olduktan sonra da tiyatro ile uğraşmaya devam etti. Emekliliğinden vefatına kadar geçen sürede İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Kurul Üyeliği görevini yürüten Güntekin, 1950’de UNESCO’nun Türkiye temsilcisi ve talebe müfettişi olarak Paris’e gitti.
Akciğerindeki rahatsızlığının tedavisi için gittiği Londra’da 7 Aralık 1956’da vefat eden Güntekin’in cenazesi 13 Aralık 1956’da İstanbul’a getirilerek Karacaahmet Mezarlığına defnedildi.
İLK PİYESİNDE HAYREDDİN RÜŞDÜ TAKMA ADINI KULLANDI
İlk gençlik yıllarında imzasız yayımladığı birkaç şiir denemesinden sonra Genç Kalemler’deki ilk makalesiyle edebiyat dünyasına giren Güntekin, La Pensee Turque dergisi ile Zaman gazetesine edebiyat ve tiyatro konulu makaleler yazdı.
Güntekin’in ilk hikayesi “Eski Ahbap” Diken mecmuasında yayımlandıktan sonra ilk romanı “Harabelerin Çiçeği” 1919’da Zaman gazetesinde okuyucuyla buluştu. Güntekin, aynı yıllarda Tristane Bernard’dan “Hakiki Kahramanlık” adıyla adapte ettiği ilk piyesi Hayreddin Rüşdü takma adıyla yayımlandı.
Yazara şöhret kazandıran “Çalıkuşu” eseri, 1922’de Vakit gazetesinde yayımlandıktan sonra 1923’te kitap haline getirildi. O günden bugüne okuyucuların büyük ilgisini çeken “Çalıkuşu”, en çok basılan romanlar arasına girdi.
Reşat Nuri Güntekin, 1923-1924’te Mahmud Yesari, Münif Fehim ve İbnürrefik Ahmed Nuri ile haftalık mizah dergisi Kelebek’i çıkardı. Tiyatro, hikaye, roman, mizah, tenkit, tercüme, uyarlama, antoloji, sözlük alanlarında pek çok esere imza atan usta kalem, 1947’de Cumhuriyet Halk Partisinin çıkardığı Memleket gazetesini yönetti.
Bazı yayınlarında Hayreddin Rüşdü, Cemil Nimet, Sermed Ferid adlarını tercih eden yazar, özellikle mizahi yazılarında Yıldız Böceği, Ağustos Böceği, Ateş Böceği takma adlarını kullandı.
YAŞADIĞI SOKAĞA ÇALIKUŞU İSMİ VERİLDİ
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Güntekin’in yazıları, Zaman, Vakit, Kelebek, Diken, Şair, Şair Nedim, Temaşa, Büyük Mecmua, Edebi Mecmua, İnci, Dersaadet, Tercüman-ı Hakikat, Fikirler, Hayat, Yeni Türk, Varlık, Aydabir, Çınaraltı, Cumhuriyet, Milliyet, Resimli Şark, Ulus, Tan, Memleket, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Güneş, Muhit, Ana Yurt, Akbaba, Yedi Gün gazetelerinde okuyucuyla buluştu.
Yazarın, Levent’te oturduğu sokağa “Çalıkuşu” adı verilirken, Kadıköy ve İzmir’de bir ilköğretim okuluna, Fatih’te ise bir tiyatro sahnesine ismi verildi. Başta “Çalıkuşu” ve “Yaprak Dökümü” olmak üzere yazarın eserlerinden bazıları televizyona uyarlandı.
Yazarın başlıca eserleri şöyle:
“Çalıkuşu”, “Dudaktan Kalbe”, “Gizli El”, “Damga”, “Akşam Güneşi”, “Bir Kadın Düşmanı”, “Yeşil Gece”, “Acımak”, “Yaprak Dökümü”, “Kızılcık Dalları”, “Gökyüzü”, “Eski Hastalık”, “Ateş Gecesi”, “Değirmen”, “Miskinler Tekkesi”, “Harabelerin Çiçeği”, “Kavak Yelleri”, “Son Sığınak”, “Kan Davası”, “Ripka İfşa Ediyor” (1949’da Ulus gazetesinde tefrika edildi)